20 Mayıs 2012 Pazar

Meğer mutluluk, salıvermekten geçiyormuş. Demek nehrin akıntısına kapılmak, ölü yaprak misali rüzgar nereye savurursa oraya gitmek, önüne ne konursa onu yemek gibi durumlar acizliğin değil, mutlu olmayı bilmenin ya da öğrenmenin göstergesiymiş. Mutsuzluğun sahip olmak isteyip de olamadıklarımızdan kaynaklandığını düşündüğümüzde, belki de hiçbir şey istemeyip önümüze ne gelirse onu yaşamalıydık bunca zaman. Bunca yıl yırtınsak da, çabalasak da, ağlayıp sızlasak da, gene de önümüze geleni yaşamak zorunda kalmadık mı sanki. O zaman bu çaba, bu ümit neden? Değer miydi o hayaller bunca hayal kırıklığına?

0 yorum:

Yorum Gönder