20 Mayıs 2012 Pazar


Sevgi, aşk, nefret, sadakat, bunaltı, bulantı… Bunlar üzerine peşin konuşulmaması, hakkında gelecekle ilgili söz verilmemesi ve beklenti yarattırılmaması gereken şeyler. Hiçbir şey zamanın üzerindeki etkisini silip atacak kadar güçlü değil. Eğer bir sabah kalktığımızda “dün gece ne salaktım ya” diyebiliyorsak, kendimiz bile bu kadar hızlı değişebiliyorsak, başkalarına bu kadar kolay güvenmek, içimizi dışa açmak neden?

Hayat “bugün al yarın öde” mantığıyla işliyor(aslında işlemiyor), bizler ise bugün bizden alınanların gelecekte karşılığını alacağımıza ne kadar kolay aldanıyoruz. Sonrada bir çırpıda indirdiğimiz duvarlarımızdan, üzerimize çığ düşünce kendimizi değil başkalarını suçlayıp rahatlıyoruz, kendimizi sevmeye devam etmek için.

0 yorum:

Yorum Gönder